İbrahim nebi Rabbine bir sualde bulunur. “Ölüler nasıl dirilir” der… Ve ardından cevap gelir. Dikkatle okuyalım lütfen;
· Hani,
İbrahim şöyle yakarmıştı: "Rabbim, göster bana, nasıl diriltiyorsun
ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak
kalbimin tatmin olması için" Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane al,
onları kendine ısındırıp alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça
koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir,
Hakîm'dir.
Şimdi akıl
ve kalp ile düşünelim dostlar. İbrahim peygamber ölülerin nasıl diriltildiğini
soruyor. Ve kendisine bir takım açıklamalar yapılıyor. Bu soru ve cevap;
fiziksel bir ölümü ve dirilmeyi ifade ediyor olabilir mi? Önce bunun üzerinde
duralım!
Eğer
İbrahim peygamberin kastettiği fiziksel
ölüm ve dirilmeyi ifade ediyor olsaydı; olaylar İbrahim’in gözü önünde
cereyan etmez miydi? Ölmüş olanın nasıl diriltileceği sorusunun cevabını vermek
için; herhangi bir ölünün diriltilmesi yetmez miydi? Yani düşünsenize;
İbrahim’siniz ve Rabbinize ölüleri nasıl dirilttiğini soruyorsunuz. O da size 4
tane kuş al besle sonra bunların her bir parçasını bir dağa dağıt ve sonra
çağır vs diye cevap veriliyor? Hâlihazırda bir mezarlık falan yok muymuş? Ölmüş
bir insanın diriltilmesi ya da bir hayvanın diriltilmesi mümkün değil miymiş
ki; İbrahim ölünün nasıl dirildiğini görmek için 4 kuş beslemek zorunda kalmış?
Her parçasını bir dağa dağıtmış falan? Direkt yerde ölmüş böcek, çiçek,
canlıyken cansız olmuş bir varlık; diriltilemez miydi? Hiç düşünüp sorguladınız
mı? Vaktiniz çok…
Yukarıdaki
ayetlerde gözden kaçmaması gereken bir detay vereyim size! Ve aslında
cevabı açıklayan en önemli yer burasıdır. Anlaşılacağı üzere İbrahim’in kast
ettiği fiziksel manada ölmüş bir varlığın yeniden diriliş süreci değildir. Ki
böyle olsaydı cevap daha kolay ve basit şekilde verilir ve gösterilirdi. Lakin
bakıyoruz bu işin içinde başka bir iş var. Zaten ölmüş kuş bile İbrahim’in
gözü önünde dirilmiyor. Kuşa ait parçalar dağlardaydı. İbrahim çağırınca
geldiler. Yani bu diriltilme işi İbrahim’in gözü önünde de cereyan etmedi.
Bütün bunları düşününce ben bahsi geçen dirilme olayının fiziksel ölünün
diriltilmesi olarak düşünmüyorum. Alakası bile yok… Bu işin ardında başka bir
hikmet var. Gelelim o hikmeti yakalamamıza vesile olabilecek detaya;
Dikkat ettiniz mi bilmem ama yeniden canlanan kuş; uçarak değil; koşarak
geliyor! Öyle buyrulmuş ayette: Onları
çağırdığında sana “koşarak” gelecekler
denilmiş. Oysa gömülen şey kuş idi. Haliyle yeniden dirildiğinde
İbrahim’in yanına "uçarak" gelmesi beklenirdi?
Yanlış mı düşünüyorum? Ayetin orijinal
Arapçasında kullanılan kelime "sea'yen"
ifadesidir ki sözlük anlamı ve Arap dilinde kullanımı "koşmak"
fiilini karşımıza koymaktadır. Elbette Kur'an kelimeyi bu şekilde kullanmışsa
rastgele olamaz. Bu kitaba haksızlık ve cahilce bir düşünce olur.
Ezcümle;
Kuran'ın hikmetlerle bezediği müjdenin özü;
Bir çift
Güvercin / Kumru beslersiniz. Neden Güvercin / Kumru diye sorarsanız; özgürlüğü
kısıtlanmış kafes kuşlarının kastedildiğini düşünmüyorum. Bir Kanarya,
Papağan, Saka, Muhabbet kuşu olamaz bu! Zira Allah kuşları kafes içerisine
hapsedip besliyor olmamızdan hoşnut olmaz. Bu nedenle güvercin/kumru ailesinden
olduğuna inanıyorum. Ayrıca ister iki tane olsun, ister üç, ister dört… Ayette
direkt dört tane denilmesinin sebebi; işi hikmetle gizlemekten ibarettir. Aksi
halde tek bir kuş örneği üzerinden de bu diriltilme hadisesi pekâlâ
anlatılabilirdi.
Beslediğiniz,
kendisiyle ilgilenip tefekkür ettiğiniz kumru veya güvercinlerden birisi, gün
gelip öldüğü vakit; onu temiz bir toprağa gömersiniz. İster götürüp bir dağa
gömün, ister bir tepeye, ormana, ister bir vadiye… İster evinizin bahçesine…
İşin burası da sonuç üzerinde etken değildir. Tıpkı “dört kuş” örneğinde olduğu
gibi meseleyi hikmetle bezemek için “dağ” lafzı kullanılmıştır. Önemli olan
temiz bir toprağa cesedi gömmektir. Yazmaya lüzum var mı bilmiyorum ama
beslenilen kuşa gerektiği gibi iyi
bakmak şarttır. Onu incitmeden, nezaketle beslemelisiniz. İşin ticaretini
yapanlar konuya dâhil değildir. Aslolan vicdandır, merhamettir...
Peki,
sonra ne olacak? Elbette ayette vurgulandığı üzere o kuş hayatınıza koşarak
gelecektir. Tırnak içerisinde yazıyorum; "koşarak
gelecektir." Artık yeni bir beden ve kimliğe bürünmüş,
hayatınızda yardımcı bir dost, bir melaike, bir Hızır misali görev alacaktır.
Ve bu sizin ruhsal manada dirilmenize, ayağa kalkmanıza, böylelikle Rabbiniz
olan Allah’a hamd ve secde etmenize vesile olacaktır. Ölüyken dirilecek olan sizsiniz.
Onun ölümü sizi diriltecek olan şeydir.
Bir
zamanlar büyütüp beslediğiniz, koruyup kolladığınız kısacası sorumluluğunu
üzerinize aldığınız o güvercin; gün gelince hayatınıza yeniden girer. Bu defa
kuş bedeniyle değil; Rabbinin ona verdiği yeni bir yaşam formuyla, insan
bedeniyle yanınızda olacaktır. Lambadan çıkan cin misali; Allah'ın izniyle
sıkıntılarınızı çözecek, her daim yanınızda koruyup kollayanınız
olacaktır.
Bu arada
konu kuşlar (Kumrular) olunca bir şeyi daha bilmek gerekir. Kur'an onca
hayvanat türü arasında sadece kuşları insan ruhu ile eşitlemiştir. Bu
eşitleme "kuşlarla birlikte zikretme" örneği
verilerek yapılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder