27 Ekim 2024 Pazar

4 kuş

İbrahim nebi Rabbine bir sualde bulunur. “Ölüler nasıl dirilir” der… Ve ardından cevap gelir. Dikkatle okuyalım lütfen;

 

·       Hani, İbrahim şöyle yakarmıştı: "Rabbim, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için" Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındırıp alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

 

Şimdi akıl ve kalp ile düşünelim dostlar. İbrahim peygamber ölülerin nasıl diriltildiğini soruyor. Ve kendisine bir takım açıklamalar yapılıyor. Bu soru ve cevap; fiziksel bir ölümü ve dirilmeyi ifade ediyor olabilir mi? Önce bunun üzerinde duralım! 

 

Eğer İbrahim peygamberin kastettiği fiziksel ölüm ve dirilmeyi ifade ediyor olsaydı; olaylar İbrahim’in gözü önünde cereyan etmez miydi? Ölmüş olanın nasıl diriltileceği sorusunun cevabını vermek için; herhangi bir ölünün diriltilmesi yetmez miydi? Yani düşünsenize; İbrahim’siniz ve Rabbinize ölüleri nasıl dirilttiğini soruyorsunuz. O da size 4 tane kuş al besle sonra bunların her bir parçasını bir dağa dağıt ve sonra çağır vs diye cevap veriliyor? Hâlihazırda bir mezarlık falan yok muymuş? Ölmüş bir insanın diriltilmesi ya da bir hayvanın diriltilmesi mümkün değil miymiş ki; İbrahim ölünün nasıl dirildiğini görmek için 4 kuş beslemek zorunda kalmış? Her parçasını bir dağa dağıtmış falan? Direkt yerde ölmüş böcek, çiçek, canlıyken cansız olmuş bir varlık; diriltilemez miydi? Hiç düşünüp sorguladınız mı? Vaktiniz çok…

 

Yukarıdaki ayetlerde gözden kaçmaması gereken bir detay vereyim size! Ve aslında cevabı açıklayan en önemli yer burasıdır. Anlaşılacağı üzere İbrahim’in kast ettiği fiziksel manada ölmüş bir varlığın yeniden diriliş süreci değildir. Ki böyle olsaydı cevap daha kolay ve basit şekilde verilir ve gösterilirdi. Lakin bakıyoruz bu işin içinde başka bir iş var. Zaten ölmüş kuş bile İbrahim’in gözü önünde dirilmiyor. Kuşa ait parçalar dağlardaydı. İbrahim çağırınca geldiler. Yani bu diriltilme işi İbrahim’in gözü önünde de cereyan etmedi. Bütün bunları düşününce ben bahsi geçen dirilme olayının fiziksel ölünün diriltilmesi olarak düşünmüyorum. Alakası bile yok… Bu işin ardında başka bir hikmet var. Gelelim o hikmeti yakalamamıza vesile olabilecek detaya;

 

Dikkat ettiniz mi bilmem ama yeniden canlanan kuş; uçarak değil; koşarak geliyor! Öyle buyrulmuş ayette: Onları çağırdığında sana “koşarak” gelecekler denilmiş. Oysa gömülen şey kuş idi. Haliyle yeniden dirildiğinde İbrahim’in yanına "uçarak" gelmesi beklenirdi? Yanlış mı düşünüyorum?  Ayetin orijinal Arapçasında kullanılan kelime "sea'yen" ifadesidir ki sözlük anlamı ve Arap dilinde kullanımı "koşmak" fiilini karşımıza koymaktadır. Elbette Kur'an kelimeyi bu şekilde kullanmışsa rastgele olamaz. Bu kitaba haksızlık ve cahilce bir düşünce olur. 

 

Ezcümle; Kuran'ın hikmetlerle bezediği müjdenin özü;

 

Bir çift Güvercin / Kumru beslersiniz. Neden Güvercin / Kumru diye sorarsanız; özgürlüğü kısıtlanmış kafes kuşlarının kastedildiğini düşünmüyorum. Bir Kanarya, Papağan, Saka, Muhabbet kuşu olamaz bu! Zira Allah kuşları kafes içerisine hapsedip besliyor olmamızdan hoşnut olmaz. Bu nedenle güvercin/kumru ailesinden olduğuna inanıyorum. Ayrıca ister iki tane olsun, ister üç, ister dört… Ayette direkt dört tane denilmesinin sebebi; işi hikmetle gizlemekten ibarettir. Aksi halde tek bir kuş örneği üzerinden de bu diriltilme hadisesi pekâlâ anlatılabilirdi.

 

Beslediğiniz, kendisiyle ilgilenip tefekkür ettiğiniz kumru veya güvercinlerden birisi, gün gelip öldüğü vakit; onu temiz bir toprağa gömersiniz. İster götürüp bir dağa gömün, ister bir tepeye, ormana, ister bir vadiye… İster evinizin bahçesine… İşin burası da sonuç üzerinde etken değildir. Tıpkı “dört kuş” örneğinde olduğu gibi meseleyi hikmetle bezemek için “dağ” lafzı kullanılmıştır. Önemli olan temiz bir toprağa cesedi gömmektir. Yazmaya lüzum var mı bilmiyorum ama beslenilen kuşa gerektiği gibi iyi bakmak şarttır. Onu incitmeden, nezaketle beslemelisiniz. İşin ticaretini yapanlar konuya dâhil değildir. Aslolan vicdandır, merhamettir...

 

Peki, sonra ne olacak? Elbette ayette vurgulandığı üzere o kuş hayatınıza koşarak gelecektir. Tırnak içerisinde yazıyorum; "koşarak gelecektir." Artık yeni bir beden ve kimliğe bürünmüş, hayatınızda yardımcı bir dost, bir melaike, bir Hızır misali görev alacaktır. Ve bu sizin ruhsal manada dirilmenize, ayağa kalkmanıza, böylelikle Rabbiniz olan Allah’a hamd ve secde etmenize vesile olacaktır. Ölüyken dirilecek olan sizsiniz. Onun ölümü sizi diriltecek olan şeydir. 

 

Bir zamanlar büyütüp beslediğiniz, koruyup kolladığınız kısacası sorumluluğunu üzerinize aldığınız o güvercin; gün gelince hayatınıza yeniden girer. Bu defa kuş bedeniyle değil; Rabbinin ona verdiği yeni bir yaşam formuyla, insan bedeniyle yanınızda olacaktır. Lambadan çıkan cin misali; Allah'ın izniyle sıkıntılarınızı çözecek, her daim yanınızda koruyup kollayanınız olacaktır.  

 

Bu arada konu kuşlar (Kumrular) olunca bir şeyi daha bilmek gerekir. Kur'an onca hayvanat türü arasında sadece kuşları insan ruhu ile eşitlemiştir. Bu eşitleme "kuşlarla birlikte zikretme" örneği verilerek yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder