27 Ekim 2024 Pazar

Selam vermek

“Selam” sözcüğünü birçokları sevmez, benimsemez. Bunun yerine “Merhaba” demeyi tercih ederler.  Bunun birçok sebebi olmakla birlikte; yıllardır sürdürüle gelen Arap toplumuna karşı düşmanlık ve haliyle Arapça bir kelime kullanmayı tercih etmemek en çok rastlanan etkenler arasındadır. Tabi burada kaçırılan yer; “Merhaba” sözcüğünün Arapça olduğudur. “Selam” ise İbrahim nebi ve diğer öncekiler tarafından da kullanılmıştır.

 

Hatırlarsanız İbrahim nebi Anadolu topraklarından sonra ıssız ve kurak topraklara varıp; oğlu İsmail’i oraya yerleştirmiş ve bir milletin oluşumunu başlatmıştı. Yani Arap toplumundan önce de var olan bir kelimedir selam sözcüğü... Marslılar da “selam” der, Jüpiterli, Neptünlü Cinler de... Güneş sistemini geçtim; meleklerin ve cennet gezegenlerindeki halkların da sözcüğüdür; selam...

 

·       Ne boş bir laf işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey. Sadece “selam, selam” denir. (Vakia)

 

Sözü açılmışken; yanlış bir inanış hakim. Sanılıyor ki cennette Arapça konuşulacak. Bu bilgi uydurulmuş bir hurafedir. İlahi kitap bize böyle bir şeyden bahsetmiyor. Dünyada yaşarken kullandığımız diller olmayacaktır orada. Yeni bir beden, yeni bir kimlik, yeni bir gezegen ve doğa olacakken; aramızda anlaştığımız diller de yeni olacaktır.

 

"Selam" demek emniyet, huzur, esenlik demektir. Selam vermek karşınızdaki insana güzellikler, hayırlar dilemektir. "Selam"; Allah’ın esmasıdır. O’nun verdiği büyük bir lütuftur. Zira selamlaşmak hem Allah’ın anılmasına vesile olmuş olur. Hem bireylerin emniyet ve huzur içerisinde yaşayabilmesine… Selam sözcüğünü ne “Merhaba” ile mukayese edebiliriz. Ne “Hello” ile ne “Privet” sözcükleriyle… Bunların hepsi sıradan bir merhabadan öteye gidemez. Oysa “Selam” bambaşkadır.

 

·       Sana geldiklerinde, seni Allah'ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Kendi içlerinde ise şöyle diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!" (Mücadele)

 

İlahi kitapta “selam” konusuna sıklıkla dikkat çekilir. Örneğin konuk olduğunuz eve girerken muhakkak selam verilmesi gerektiğini söyler.

 

·       Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahipleriyle kaynaşıp izin almadan, bir de ev sakinlerine selam vermeden girmeyin! Düşünüp taşınmanızı sağlamada bu sizin için daha hayırlıdır. (Nur)

 

Bir başka örnek verecek okursak;

 

·       Bir selam ile selamlandığınızda, onun daha güzeliyle yahut aynısıyla karşılık verin. Hiç kuşkusuz Allah Hasîb'dir, her şeyi güzelce hesaplamaktadır. (Nisa)

 

Büyük sırlar var “selam” sözcüğünde...

 

·       Evlere girdiğinizde, Allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin.

 

Görüldüğü üzere “Selam” sadece başkalarıyla karşılaştığımızda söylenen bir kelime değildir. Kendimize dahi bir esenlik, bereket ve temizlik dileği olarak verilmeli, söylenmelidir. Demek oluyor ki Selam vermek gerçekten büyük bir dua, büyük bir rahmet kapısıdır. “Aranızda selamı yaygınlaştırın” buyurmuş âlemler nebisi… O halde aramızda selamı yaygınlaştıralım… Sadece tanışlarımıza değil; tanımadığımız insanlara da “Selam” diyelim. Onlara iyilik ve huzur dileğinde bulunalım. Akşama kadar kimleri görürsek daima hayırla yâd edelim. “Selam sana” diyerek Allah’ı hatırlatalım. Hem böylesine toplumlara gaflet uykusu kolay kolay çökmez. İnsanları hep diri / uyanık kalır. Akıl ve kalpler temiz olur. Bir selam vermekten ne olacak demeyin. Bilsek ki ne büyük bir kelime dilden düşmez. Çiçeğe selam deriz, böceğe selam deriz… İşte o vakit dünya bir başka olur.


Mehmet Çobanoğlu 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder